Hangisi Daha Önemli, Ahlaklı Olmak Mı Yoksa Para Kazanmak Mı?
Birçok girişimci olmak isteyen insan gibi, bir şeyler yapmanın heyecanına karşı koyamadım. Yaşadığım dehşet verici korkuyu, milyon dolarlık bir iş yapabilme olasılığıyla kolayca aştım.
Kendi işimi yapmadan önce, yaklaşık on beş yıldır başkaları için çalışıyordum. Deneyimlerim çoğunlukla telekomünikasyon endüstrisindeki çok tanınmış ve saygın kuruluşlardaki operasyonlarla ilgiliydi. Ama aklımı hep bir miras, “arkamda, evrende bir iz bırakma” düşüncesi meşgul ediyordu.
Apple, Facebook, Microsoft ve Oracle, bir “fikrin” nasıl küresel bir olgu haline gelebileceğinin klasik örnekleriydi. Bu sıralarda, yurtdışında çalışırken daha sonra meslektaşım olacak biriyle tanıştım. Çok çekici görünen bir fikri ve bunu yatırımıyla desteklemeye istekli bir yatırımcısı vardı. Ben de onunla çalışırsam hem maaş alacaktım hem de “emek eşitliğine” sahip olacaktım; gayet güzel bir anlaşmaydı.
Yaşadığım dehşet verici korkuyu, milyon dolarlık bir iş yapabilme olasılığıyla kolayca aştım.
Benim katkımsa, ihtiyaç duyulan operasyonel uzmanlığı ve kurulacak bağlantıları şirkete sağlamak oldu. Girişimci olabilmek için, büyük bir şirket olan ve iyi maaş veren eski işimden ayrıldım. Yeni işimde, yeni hesapların büyütülmesi ve gelirlerin “yaratılması” da dahil olmak üzere operasyonlardan sorumlu olacaktım. İşi tam anlamıyla kurmak için bir ofis tuttuk ve birkaç personeli işe aldık.
İlk müşterimizi güvence altına aldık ve girişimi başlattık. Kısa bir süre sonra birkaç müşterimiz daha oldu. Aylar içinde, iyi derecede aylık ciro yapar hale geldik çünkü sunduğumuz hizmet benzersizdi ve hızla popüler oldu. Hizmetimiz kısa sürede müşterilerimizin ve rakiplerimizin dikkatini çekmeye başladı.
Ancak, müşteri tabanımız tahmin edilen oranda büyümedi ve bu da para sıkıntısına neden oldu. Liderlik konumunda olduğum için, müşteri tabanından maksimum geliri elde etme sorumluluğu benim omuzlarıma kaldı. Başarısız olma potansiyeli, işin büyüyememesi, şirket imajı, ünü ve kazanılması gereken servetle ilgili düşünceler gece gündüz kafamı kurcalıyordu. “Tüm işletmeler bunu yaptığı” için karı en üst düzeye çıkarmak adına ahlaki olmayan yollardan yararlanma söylemlerinden cesaret alarak, hizmetimizi kullanan ve bize güvenen müşterilerimizin yatırdığı paraların nasıl “gözden kaçabileceğine, azalabileceğine” dair fikirler bulmaya başladım.
Bu gözden kaçmalarla gelirlerimiz önemli ölçüde arttı, ekibimin ve benim maaşlarımız yükseltildi. Daha önce karşılayamadığım şeyleri artık alabiliyor olmak iyi hissettirdi. Ancak, bir şeyler yanlış gidiyordu; ne zaman yolsuzlukla ilgili konuşulsa içimde bir sıkıntı oluyordu. Artık mutlu değildim, başımı dik tutamıyordum. Bu beyaz yakalı suçuna dahil olmaktan ve bundan fayda sağlamaktan hepimiz eşit derecede sorumlu olsak da, suçluluk ve utançtan dolayı kendimi diğerlerinden daha sorumlu hissettim.
Müşterilerimizden biriyle yaptığım tesadüfi bir toplantıda bu durum dönüm noktasına ulaştı. Konuştuğum kişi benim organizasyonun bir parçası olduğumu bilmiyordu. Kullanmayı sevdiği hizmette, bizim hizmetimizde, kolayca harcamayacağı, zor kazandığı paranın bir şekilde “gözden kaçtığı, azaltıldığı” için çok üzgündü. Yaşadığım bu deneyimi şirket yöneticileriyle paylaştığımda benden ahlaki acıları ve üzüntüleri görmezden gelmemi istediler ve olduğumuz gibi devam etmemiz için birçok gerekçe sundular.
Vermem gereken zor bir karar vardı, kabullenmek ya da basıp gitmek.
Yapmak zorunda olduğum zor bir seçim olduğunu fark ettim, ya bu girişimin daha da büyümesine yardım edecektim ya da alıp başımı gidecek ve beni içten içe yiyen bu işten uzaklaşacaktım. Usulsüz yollardan kazandığım parayı doğrudan müşterilere geri vermeye ve istifa etmeye karar verdim.
Orada geçirdiğim yılların ardından kurulmasına yardım ettiğim şirketten uzaklaşmak zor geldi, aslında kökleri hala çürümüş değildi ve kurtarılabilirdi. Ancak ailemin, çalıştığım sektörün ve en önemlisi aynaya baktığımda kendime karşı kafamı dik tutmak istiyorsam bu defteri tamamen kapamam gerektiğini fark ettim.
Çoğumuz profesyonel yaşamlarımızda buna benzer ikilemlerle karşılaşıyoruz. Gerçeği görmemize yardımcı olan karşılaşmalar ya da hala bize doğru şeyi yapmamızı hatırlatan iç sesimiz, tesadüfi gözükebilir. Ben, onlara dikkat etmeyi öğrendim ve bunu yaptığım için çok mutluyum.
Buna benzer ahlaki bir dönüm noktasındaysan, bilmeni isterim ki yalnız değilsin. Seninle konuşmak ve sana yardımcı olmak istiyoruz. Sana ulaşabilmemiz için aşağıdaki iletişim formunu doldurabilirsin. Mentorlarımızdan biri mutlaka seninle iletişime geçecektir.
Bununla tek başına yüzleşmek zorunda değilsin. Bir mentorla konuşun, bu gizlidir.
Bu sorunlarla yüzleşmek zor olabilir. Kendinize veya başkalarına zarar vermeyi düşünüyorsanız, lütfen bunu okuyun!
Sizinle iletişime geçebilmemiz için lütfen aşağıdaki formu doldurunuz. Belirtilmediği sürece tüm alanlar zorunludur.